Sayfalar

22 Kasım 2016 Salı

too short to be tweeted, too long to be blogged but thank god blogger.com doesn't mind

together we sat in front of a big screen at home, were watching a movie which's name now i can't remember. must be an indian movie. no not aamir khan ever starring.

by the way donno why i'm writing in english, really.

years ago and hard to bring back all the things happened. only thing i have now is a man inside a moveless body, former dancer. beside having strong language and one of the most impressive stories i've ever seen it was a movie very good at plotting.

here what i mean to do is not a movie analysis. just remembering that, it ended up with euthanasia and nobody in the room did get it. of couse that scene wasn't displayed but the fact was too open to miss it. i tried 45 minutes or something to convince my friends in the room. they were like "but everyone in the ending was happy and smiling, they succeeded to change his mind and euthanasia did not happen"

as i said, this is not a blog about a movie, not about my smartness or something (they were the people most probobly more talented in figuring out things than me). this is about my darkness and my damn realistic side.
i wish i could be like them.

7 Mart 2016 Pazartesi

CAMİ HALISI ÜZERİN(D)E BİR TAKIM DÜŞÜNCELER

Buraya TOKİ camii diyorlar. Ya da yeşil cami, direkt renginden dolayı... Halbuki onun bir adı var. Sa'd bin Ebû Vakkas Camii. (Ben de yeni öğrendim) Cennetle müjdelenen 10 sahabiden biridir Ebû Vakkas. Ne yazık ki aylardır ikamet ettiğim yerin tek camisine ilk kez adım atmış bulundum. (Suruçta 2 yıl kalmama ve hergün önünden geçmeme rağmen bir kez bile Ulu camide namaz kılmışlığım yoktur ki oralardan kurtulduğuma sevinsem de tek ukdem budur) İkindi cemaatle kılındıktan sonra bayanlar bölümü olan balkonlu katta benden başka biri olmamasını fırsat bilip hemen halılara uzandım. Herkesin bu hayatta zevk aldığı acaip şeyler olur ya benimkisi cami halısına sırt üstü uzanmaktır. Allah biliyor, hiç kımıldamak istemedim. Saatler saatler saatler saatler saatler, saatlerce kalabilirdim öylece. Belki bir Sultanahmet bir Yıldız Hamidiye camilerinin büyüleyici iç kubbesi değildi seyrettiğim. Her hangi bir süslemesi dahi yoktu. Sırt üstü uzanmış bu krem renkli boş kubbeye bakarken aklımdan çıkaramıyordum: Daha hayattayken cennetle müjdelenmek ne demekti! Bense hiçtim, hiçten de öteydim. Öyle bir zatın adını alan bu yerde duran beni Allahım cennetine alır mıydı.

M.P (@mrympss) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()