Sayfalar

26 Ekim 2013 Cumartesi

.

... Bir tek ona anlatabilirdim. Öylece anlatıverdiğim şeylerden hiç hem de hiç bir sonuca varmadan, sadece olasılıkları bularak beni dinlediği için ona minnettarım. Öyle rahatlatıcıydı ki, meğer kafamdaki çıkmaz, öyle çok da içinden çıkılmaz değilmiş.
Kendi içimde bi şekilde varolan, beni bazen korkutan bazen utandıran ve ezen şeyin aslında nasıl kolayca değişip dönüşebildiğini, dalgalandığını ve bir gün hepten kaybolabileceğini hatırladım. İçimdeki şeyi kendi haline bıraktım o dakika. Dedim ki, tamam değiş, dönüş, kafana göre takıl... Eninde sonunda bana danışmadan iş yapmayacağını biliyorum, ve bana sadık kalacağını... ve sana güveniyorum, bensiz bir yerlere hiç gitmezsin ki sen. Çocuğuna pek müdahale etmeyen özgürlükçü bir ebeveyn gibi, o bi köşede oynarken ses etmesem de göz ucuyla ona bakacağım. Yersiz panikler yapıp onun üzerinde stres oluşturmaya luzum yoktur, bırak hayal dünyasında dilediği gibi yol alsındır. Yine de sekine ile birilikte, kalbimde bir miktar endişe vardır.
Şayet buraya 'ebeveyn'  fazla geldi ise şunu diyelim, belki içimin bir kaç yaş büyük ablası gibiyim. "Kardeşin sana emanet" denildiği an, hem anaç ruhunda hem küçük omuzlarında ağırlığı hisseden, o an belki bir kaç yaş daha büyüyen, kendi de çocuk bir abla.
İşbu yazı içimle ilişkimizin bu şekil olmasına karar verdiğimizdir.

2 yorum:

  1. "İçimdeki şeyi kendi haline bıraktım o dakika. Dedim ki, tamam değiş, dönüş, kafana göre takıl... Eninde sonunda bana danışmadan iş yapmayacağını biliyorum."

    Çok iyi olmuş burası. Yazında bahsettiğin o kişi kimse bence onu tekrar bul. Yazında dikkat edersen hep 'şey' kelimesini kullanmışsın. Bazen o 'şey' leri manaya dökmek gerek. Bu şekilde anlatmak rahatlatıcı olmaz. Kaybedeceğin ne var ki ;)

    Benim notum tam. Başarılı bir yazı, tebrikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim adsız kim olduğunu da belirteydin iyiydi :))

      Sil

yorumlar buraya yazılıyor: